7 Temmuz 2011 Perşembe

Kısa 2

Hala boşluk. Hala beyazlık. Hala "Mu".
Hala saygı sembolü:
Yalınlık, yalnızlık.

Boşluğu geçtim. Nüans var şimdi. Benimle onun arasında, seninle benim aramda, bizimle onların arasında.

Bir yerlerde.

Genel özeldir. Özel geneldir.

Ama nüans bizimdir. Bize aittir, bizi ayırandır.

Nüans: Boğaziçi Köprüsü gibi.
İncecik. Dibinden bakarsan değil ama.

Bunun şarkısı da var. Fark var falan diyor ya. Öyle aslında. Fark var.
Fark var, ama olmamasına uğraşıyorlar. Çünkü sevmezler farkları.

İnsanları ortalamaya indirmeye ya da yükseltmeye çalışırlar. Her anlamda.
Fark olmasın, uçlar olmasın,  ortalama olsun. Dağılmasın insanlar, düşündüklerimiz aynı olsun, hepimiz aynı ideallerin peşinden koşalım. Bunları istiyorlar.

Farklılıklarımızla birlikte olabildiğimiz zaman her şey çok daha farklı olacak.
Basitçe: Başkasında zaten olan bir şeyi ona vermektense onda olmayan ama onun ihtiyacı olabilecek bir şeyi ona vermek daha anlamlı.

Yani:
Bende, sende olmayan bir şey varsa ve onu seninle paylaşabiliyorsam daha mutlu olacağız diyorum.
Sende olmayıp da bende olan şey farktır.


Bir de şunu diyeceğim:
Japonlar yemeklerini çatal ve bıçakla kesmeyi saygısızlık olarak gördükleri için çubuk kullanıyorlarmış. Ne kadar nazikler.

Roland Barthes okuyorum. Nüans ve Boşluk oralardan geliyor.


Yazıları 'nasıl' yazdığımı yazmayacağım artık. Öyle olması gerektiğini düşündüm.

Hiç yorum yok: