Doğanın yeşilliğini kaybetmediği bir sonbahar gününü yaşamayalı neredeyse yıl geçti. Eylülden ödünç alınmış bir ağustos önceki-gün'ü ya da 'ağustosun yarısı yaz yarısı kıştır' bir-önceki-gün'ü andıran serin sabahı özlemişim. Öldürücü soğukların ardından gelen boğucu yaza ani geçişim, büyük kaya parçalarına olana yapmıştı bana. O kadar kırılgan değilim, ufalanmadım ama çatladım. Yazın bitiyor olmasına seviniyorum. Sonbaharın gelişini kutlayacağım zamanı geldiğinde. Sonbaharla birlikte kocaman ağır bir boşluğu dolduracağımı hissediyorum.
Bundan başka bir şey düşünmek istemiyorum. Zor geliyor şu an başka türlüsü. Düşünmenin de yaşamanın da. Günler küçük farklarla birbirlerini tekrarlayacak. İnsanlar kendilerini tekrarlayacak. Benimse tekrarlanmaması gerektiğini düşündüğüm çok şeyim var.
Düşünmeyeceğim.
2 yorum:
her şeyin bir güzelliği var bence yaz da gerekli kış da, bahar da, sonbahar da.
bu arada blog adresimin adını değiştirdim bilgine sunayım bunu.
en gereklisi sonbahar. ne için gerekli olduğunu bilmiyorum.
yeni isim küçük çaplı bir krize yol açtı. eskisinden daha iyi olmuş. kabuklu sürüngen hallerini de seviyordum. turuncu sürüngenin kabuğu var mı acaba?
Yorum Gönder