Zor olan şu: Her şeyi çabuk atlattığımıza inanmamız, canımızı sıkanları düşünmediğimizde geçeceğini sanmamız. Yeterince önemsemediğimizden üzerimize çullanan yığının altında kaldığımızda hissettiklerimizi yaşamak zorunda kalmamız zor. Sandığımız gibi olmayan kimsenin sandığı gibi değil. Çünkü sanmak öyle bir eylem: gerçek olmadığı halde gerçek olduğuna inandıran türden. Gerçeklerden konuşalım. Doğrulardan değil, gerçeklerden. Lütfen sanmayalım artık, çok sandık.
Yüzümüz var mı gerçeklerden konuşmaya? Bu da ayrı bir gerçeğe götürür bizi. Yüzümüz kalmadı, çok kaçtık onlardan.
Bu kez yakalandık.
İhmal nedeniyle kendi yokoluşlarımıza sebebiyet vermek üzereyken yakalandık. Kaçacak yerimiz kalmadı. Uyanacağız mecburen.
Uzun süre bir şeye bakmayalı çok zaman geçti. Buradan başlayalım.
nevermore - enemies of reality
4 yorum:
GEce gece ne biçim parçalar seçiyorsun. Sakin ol şampiyon.
Böyle derler değil mi?
gerçeklerden konuşalım, evet.
Gerçeklerden konuşmalıyız. İhmalkarlık, bizi doğrudan yokoluşa sürükledi bu zamana kadar, devamlı "kendim"izi arka plana attık, başkalarının istediği olsun mutlu olsunlar diye kendimizi çıkaramadık ortaya. Sonuç olarak da ortada yığınla yokolmaya mahkum düşünceler kaldı. Onları çıkaralım yerlerinden, aslında hiç yaşamadığımızı sandığımız zamanlarda ne kadar çok şey yaşadığımızı hatırlayıp bu gerçekler üzerine konuşalım. Doğrular sürekli eğim haline bürünüyor iki kişi arasında bile, o yüzden gerçekler önemli ve bizi mutlu edecek bu gerçekler.
Bir şeyler yapma zamanı, harekete geçme zamanı, terleme zamanı...Güzel planlarım var, her zamanki gibi :) planlarımız bitmesin. Ama bu sefer de sanmayalım, kazalım zihnimizi altındakileri çıkartalım. Tekrarlıyorum; çok güzel planlarım var, ve bu sefer uygulayacağız. Uygulamayana ise ciddi yaptırımlar uygulayacağız. Diyeceklerimi cennet kısmına saklıyorum, lütfen proCelerle gel bana. Şarkı da güzel ayrıca. Başlayalım.
Önce iyileşelim.
Yorum Gönder