8 Mayıs 2011 Pazar

kirpi

Yalnız hissediyorken ve tek başına kalamadığımdan yakınırken ve hazır bir kenara atılmışken, uzaklaştırıldığım yerde böyle bir canlı yanıma yaklaştı, kendimi onunla konuşurken buldum. su içmeye gelmişti, ilk önce merhaba dedim ona, bana baktı -sanırım onun selamlama şekli böyleydi- bir süre bekledi ve suyunu içti. sonra da yuvarlanıyormuş gibi yürüyerek karanlığa karıştı. ama çok şey bıraktı ardında. güzel şeyler düşündüm.


Bir de bunun oklu olanı var, daha vahşi, daha sevimsizi. Doğa kendini savunmaya çalışıyor. Balkonumdaki dikenli çiçekler de düşündürürdü bunu. Savunmak ama neye karşı? Bir sürü şey.

İnsan, eğer hala doğanın bir parçası olma hakkına sahipse eğer, diğer canlılar gibi kendini savunacak tehlikelere karşı. Oklarımız, dikenlerimiz, kabuklarımız olacak. İhtiyacım(ız) var bunlara. Çünkü aciziz, korkuyoruz. Ve sandığımız kadar güçlü değiliz, hiç olmadık.

--------

Tanrı, özgürlük ve aşk üzerine bir şeyler sayıklıyorum. Bu üç kavramın bazı ortak noktaları olduğuna kendimi inandırmaya çalışıyordum. Pek başarılı olamadım ama en sonunda başka türlü 'var olmam' gerektiğini düşündüm. Nasıl ki yemek yemek, su içmek ve tuvaletimi yapmak zorunda olduğum için özgür biri olamayacağım ve bu yüzden dünya üzerinde hiçbir yerde (hava boşluğunda bile) olmamam gerek. Yani hiç bile olamayacağım bir 'var'lık biçimine özlem duydum. Ama hayal edemiyorum bunu. Bu yüzden de özgür değilim.

Varolmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymamak bir insanın en ulaşılmaz isteği olabilir. Bu yüzden de tanrıyı yaratmış olabilirler.

Nedensiz ve sonuçsuz olmak için de olabilir. Onun öncesinin ve sonrasının olmadığını, nedensiz ve sonuçsuz olduğunu da söylerler. Belki de birileri tanrıyı taklit etmeye çalışıyordur.


-----

Daha önce çokça söylemişimdir: Kendimi çoğaltmam gerek. Nasıl anlaşıldı bilmiyorum ama kastettiğim şuydu:
1. Çok azım. Yetmiyorum.
2. Yetişemiyorum.
3. Çabuk parçalanıyorum, çabuk dağılıyorum.
4. En sağlam duruşumla bile ayakta duramayacakmışım gibi hissediyorum. Bunun değişeceğine inanmam şimdilik işe yaramasa da bir gün buna ihtiyaç duyacağım.

Hayatın gidişatını değiştirebildiğim zaman bütün bunlar önemini yitirecek.

------

Birisi bana okuduğum kitaplar için çok ağır sözler söyledi. Ben de kötü kitap yoktur falan gibi sözler geveledim ağzımda. Gerçekten onu yerin dibine sokabilirdim ama gereksiz gördüm bunu ve tartışmak istemedim. Böyle, baskıyla düşündüklerini kabul ettirmek isteyen insanlardan nefret ediyorum. Okuduğum kitap da öyle çok uç noktalarda bir kitap değildi. Attila İlhan'a gönderilen mektupların derlendiği bir kitaptı sadece. Ama bu kitap yerine Mevlana kitapları okumalıymışım, bunu bilemedim. Aptallığın sınırı yok. Artık insanlara acıyamıyorum bile.

-------

8 gün sonra evimdeyim. Bazı tasarladıklarımı yaşama geçirebilirsem kendimi çok ama çok şanslı hissedeceğim. Her şey daha değerli artık. Kendim hariç.

Ben de onacağım.

...

3 yorum:

negatif dedi ki...

nasıl yani?

white rabbit in the forest dedi ki...

nasıl yani :)
kirpileri çok severim, acayip sevimli bir suratları var; bir kirpim olsun çok isterdim.
ben de insanlara acıyamıyorum bile, zira acımak bir dereceye kadar önemsemektir; buna değer görmüyorum. kafa yormaya değmez.
sen, değerli olduğunu düşündüğün şeylerden daha değerlisin ayrıca :)

negatif dedi ki...

kirpiler evde yaşamaya alışkın olsalardı keşke.

değerli olduğunu düşündüğüm şeyler benimle değerli. ben olmasam kimse görmezdi onları.
ben onlarla ne kadar değerli olurum bilmiyorum.

ben seninle değerli hissediyorum kendimi.
sen olduğun zaman.