12 Şubat 2012 Pazar

çalışma masası ve dünyamız

Üzerinde sevmediğim kitapların ve renkli kalemlerin olduğu masa için bir şeyler yazacağım. Sıkıntıdan ölmek üzereyim. Kafamı boşaltmam gerek. Mümkünse kısa cümleler kurmalıyım.
 
Ben bu masanın bağımlısıyım. Meftunuyum. Müptelasıyım. Ben ona mecburum, bilemezsin. Masa da masaymış ha denilecek türden bir masa o. Çok seviyorum, aşığım. Ama ona açılamıyorum. Galiba açılmayı bilmiyorum. Bi deneyeyim bakalım, açılabilecek miyim.

Birçok kez masaya oturuyorum. Sandalyeye yani. Birlikte dizi izliyoruz, film izliyoruz, yemek yiyoruz, ders çalışıyoruz, çay-kahve içiyoruz, kitap okuyoruz, yazı yazıyoruz, uyuyoruz, sinirleniyoruz, düşünüyoruz, küfrediyoruz, hayal kuruyoruz, sırlarımızı paylaşıyoruz, saçmalıyoruz, müzik dinliyoruz, saate bakıyoruz, kalemlerin ucunu açıyoruz, bulutlardan şekiller çıkarıyoruz, ağacın tepesine konan kargaya hayırdır inşallah diyoruz. Masaya her oturuşum bir saat demek. Ne yapıyorsak bir saatte yapıyoruz, ama o bir saatler 5-6-7-8 kere tekrarlanıyor. Yani masa benim için çok önemli.

Hiçbir şey yapmıyorum ya, o masanın çekim kuvvetini bulmam gerekiyor. Bir formülü olmalı. Atıyorum "Masanın Çekim Kuvveti=Hayal+Zorunluluk+Zaman" gibi basit bir formül. O formülü bulduktan sonra herkes çok beğensin, bir de herkes beni, (buradaki virgül hayati öneme sahip) beğendiğine inandırsın ki ben de mutlu olayım. İnanmazsam zor kullanılabilir, ses etmeyeceğim.

Bu masayla ilgili düşünüdüm ben. Düşündükçe acayip şeyler oldu. Masa bir saate dönüştü sözgelimi. Başımı kesip masanın üzerine koyduğumu hayal ettim. Böylelikle başım bir şeyler okurken bedenim  tuvalete gidebilir, bel ve sırt ağrıları için egzersiz yapabilir, yorgunluğunu gidermek için boylu boyunca uzanabilir (ayrıca başım olmadan yatağa sığması da kolay olur), balkona çıkıp hava alabilir, hatta sokaklarda kötü adamları dövebilir.

Diğer aklıma gelenler:
1.Thomas Mann-Değişen Kafalar (okunmasında sakınca yoktur. oldukça güzel bir kitap. kafamı kesip masanın üzerine koyma hayalimin esin kaynağıdır.)
2.Modern Times (Çarli Çaplin filmi. izlenmesinde sakınca yoktur. ağır eleştiri içerir. masa başındaki durumumla benzerlik kurabileceğim bir sürü şey var filmde.)
3. kalitesiz gofret ve sade bozdağ gazoz. (bu ikili doğrudan çocukluğumla ilgili. şu halime bakıp sürekli çocukluğumu özlüyorum -şair miyim neyim. bu yüzden kalitesiz gofret yiyip bozdağ gazoz içmek istiyorum sürekli.)
4. o masadan kalkmak hiç iyi bir şey değil. bunu çay demlemek için ocağın altını yakıp çaydanlığı üzerine koymamamdan çıkardım. yarım saat sonra çay içmek (çay koymak, çay katmak, çay doldurmak) için kalkıp çayın demlenmediğini gördüğümde sinir krizleri geçirdim.
5. kafam karmakarışıkkarmançorman. o kadar yazdım bi faydası olmadı. gidip suç ve ceza mı okusam acaba.

ve inzal. (işte beklenen an. beklenen saçmalık.)

NOT:

7 yorum:

negatif dedi ki...

fırında paddesli böreğim vardı, o da yandı iyi mi.

alter ego dedi ki...

ben de masa ile küstüm. aramızdaki duygusal bağdan kaynaklanıyor sanırım; sevince seviyor insan, aksi durumda ise sevgi bir anda nefrete dönüşüyor. bu yüzden de belki masa ile olan duygusal bağları koparmakta fayda var. çünkü bu duygusal bağ; ya aşk, ya da nefret olarak açığa çıkıyor gibime geliyor.

masa ile arkadaş olmayı denesek? bak sevgili masa, bu aşk yürümez, biz en iyisi arkadaş olarak kalalım desek mesela?

:)

bilge dedi ki...

Suç ve Ceza kesmez, bence sen bi Yeraltı'ndan Notlar oku. o da mı olmadı, şiir tabii.

saçmalamak iyidir, saçmalama hakkımız saklıdır.

yalnız, patatesli böreğe çok üzüldüm. her şey gider, patatesli börekler bile... (öyle saçmalanmaz böyle saçmalanır:))

negatif dedi ki...

1. masayla arkadaş olmak sevgili olmaktan daha sıkıcı olurdu. şiddetli aşk duymalıyım ona karşı, bu köleliği arkadaş ilişkisi açıklayamaz çünkü.

2. yeraltından notlar'ı okuyunca anlamıyorum ben. hiç olmazsa suç ve ceza'dan bir şeyler çıkarmıştım.

paddesli böreğe üzülsem de yedim. yanık kısımlarını maket bıçağıyla kesiyorsun, çok güzel oluyor.

negatif dedi ki...

GOFLET

alter ego dedi ki...

Reklamlar:
Sırf o eski bozdağ gazozundan içebilmek için tren istasyonunun ordaki kahveye gittiğim oluyor. Bir de ben gazlı içecekler içemem ha. Mesela bilmem kaç yıldır 1 bardak dahi kola içmişliğim yoktur. Ama bozdağ gazozu başka bir olay :)
Bir dahakinde o kahveye giderken kalitesiz gofret de alcam :)

negatif dedi ki...

yaz gelsin de birlikte gidelim :)