Sohbet ediyorduk, Edgar Allan Poe'dan bir şey geldi aklıma. Hangi öyküsünde okudum bilmiyorum, "Ne yazdığın önemli değil, tarzın önemli" gibi bir şeydi. Tarz çok önemli. Nietzsche'den ya da Oruç Aruoba'dan da böyle bir şey hatırlıyorum. Belleğim pek çürük, insanlar, kitaplar düşündüklerim falan hep karışıyor. "Üslup yaşamdır." diye bir şey. İnandığım bir söz.
Bir anda bir konuda aydınlandık ve teşhisi koyduk. Hayatımız çöplüğe dönmüş aslında, bunu anladık. Yapmayı hayal ettiklerimizi hayal etmeyi seviyoruz biz, yapmayı değil. Üslubumuz bu: Çaresizlik üslubu. 'Çaresizlik'ten yapamıyoruz çünkü. Hayallerin önünde öyle bir engel yok. Onlar sınırsız.
Çaresiz miyiz gerçekten? Değiliz. Çaresiziz demeyi seviyoruz, böyle olumsuz şeyler ilgimizi çekiyor. Ondan böyleyiz gibi yapıyoruz.
Tarzımız bu.
Nedenlerimiz var. Yapmıyorsak nedenlerimiz var. Akıl yürütmede eksiklerimiz var. O eksiklerden engellerimiz var.
Bir şey yapacağız. Karar vermek yapmayı oldukça kolaylıyor. Karar verene kadar olan aşamayı geçmek demek karar vermek. Yani yapacağımız her neyse onu istemek, ona ilgi duymak, yapabilecek gücümüzün olup olmadığını düşünmek, yapacağımız şeyi yaparken karşılaşacağımız sorunların neler olduğunu belirlemek, kaynaklarımızı bilmek falan gibi şeylerden sonra karar verir insan. Biz çok kolay karar veriyoruz.
Ve çok kolay vazgeçiyoruz.
Nedenlerimiz var.
Yaşamayı çok istemiyoruz.
Öyle olduğu için söylemiyorum. Tarzımız bu bizim, onun için söylüyorum.
2 yorum:
Ergenlikten kurtulamadın mı sen daha?
Bildiğin ergen tribi bu.
Sen karışma.
Yorum Gönder