20 Haziran 2011 Pazartesi

Kendi zamanını yaratan şarkı: Anesthetize




En son yaptığım cesaret sınamasından sonra biraz ağır kaçacak ama bu sefer bir şarkı var gündemimde. Sevdiği insana açılmayı bekleyen aptal aşık gibi boş sayfaya bakıyorum, nereden başlasam karar veremiyorum. Biraz bekledikten sonra altı üstü bir şarkı diyorum, nesine nereden başlayacağım ki diyorum. Altı üstü bir şarkı olsa niye yazayım da diyorum. Noluyoruz ya!

Algılarımın fazla açık olduğunu hissettiğim bir anda sallanmaya başlıyorum. Düşündüklerimle ilgili bir durum bu, sanki bir ses duyuyorum ve ritme uyuyorum. Sanki. Algılar. Tuhaf. Bu sallanma da neyin nesi durduk yere dediğimde de anlıyorum ki o ses kendisine benzetmiş beni, olmadığım yerlere götürmüş, içimin duvarlarına delirmişçesine çarpıp alabildiğine karıştırmış. Altı üstü bir şarkı değil yani. Bulaşmış ve bağımlı hale getirmiş. Sanki. Hislerimi takip edince çıkan sonuç şaşırtıcı.




Şarkı bu. Porcupine Tree - Anesthetize.

Aylardır dinlediğim bir şarkı. Bunca dinlemeden sonra nasıl olup da hala bıkmadığımı düşünürken bu yazıyı yazmaya karar verdim. Dünyanın bir yerinden birileri bir şey yapıyor ve bu beni oldukça fazla etkiliyor. Üzerinde düşünmeye ve yazmaya değer.

Bana öyle geliyor ki bu şarkıyı paramparça etsem, bütün parçalarını bir kabın içine koyup karıştırsam ve o kaptan rastgele parçaları çekip birbirine yapıştırsam yine böyle bir şey çıkardı ortaya. Yumuşak geçişler güzel bir yazının paragrafları arasındaki geçişler gibi, hiç rahatsız etmiyor. Bütünlüğü hiç bozulmadan akıp gidiyor şarkı. Parçalar bir yerlere saçılsa da her parça kendisine en uygun olanı bulup birleşiveriyor.

Hep bir bitmişlik hissi, hep bir devam edecekmiş hissiyle karışıp duruyor. Hep bir boşluk. Bir önceki boşluğu dolduran boşluklarla oluşturulmuş döngüsel bir büyü. Sürekli tekrarlar. Sonsuzluk hissi. Olduğum yerden uzaklaştırıp başka bir ortamda var ediyor beni. Hiç tükenmeyecek bir zamanın içine atıp kendi yarattığı zamanı paylaşıyor benimle.

Hayır bitmedi, daha söyleyeceklerim var diyor sürekli. Ama sözleriyle değil, müziğiyle. Gerçekten bittiğinde bir hayalden uyanıyorum. Bitişi bile tam bir bitiş sayılmaz aslında. Hayalin bittiği yerde gerçekle birleşiyor ve bir yerlerde bir iz olarak varlığını sürdürüyor.

Çok acımasız bir şarkı bu yüzden.

2 yorum:

white rabbit in the forest dedi ki...

güzel bir şarkı ve güzel bir şarkı üzerine yazılabilecek en iyi yazılardan biri..

alter ego dedi ki...

zaman kavramını yitiriyor insan parçada. parçanın süresine bakıyorsun evet süre olarak uzun. dinliyorsun, bitiyor ama alalade bir 3-5 dakikalık parçadan pek fark yok süreç açısından. nereye gitti 5-6 dakika meçhul :)