18 Haziran 2011 Cumartesi

Her adım-

Erken uyandım, zararı yok, uyumayı sevdiğim gibi uyanmayı da seviyorum.
Günü de seviyorum, Geceyi de.


Kendimi arıyorum hala. Çok yaşadım. Az buldum. Fazlasını da bulacağım.


Annem çok yardımcı oluyor bana, kendimi ararken. Çoraplarımı getiriyor, ben çoraplarımı aramayı sevmiyorum. Yerini bilsem de bulamıyorum. Kötü düşündürüyor bu bana.







Yumurtamı soyuyor sabahları. Yumurtayı severim, kabuklarını sevmiyorum. Ben soyunca kabuklarıyla birlikte yemek zorunda kalıyorum. Sevmiyorum. Annem bunu biliyor.









Yürürken dengemi kaybedeceğimi hiç unutmuyorum. Bu çok gereksiz. Bir insan niye yürürken sürekli bunu düşünür ki? Çocukluğum. Amortisörü patlak araba gibi bir sağa bir sola sallanarak yürüdüğümü söylerdi babam. O öyle söyleyince iyi bir şey yaptığımı düşünürdüm, severdim babamın öyle demesini.
Yürürken hep aklıma gelir, o yüzden düşünürüm. Bazıları beğenmez yürüyüşümü, umursamamayı çok istedim, isteyince oldu.

Yalnız yürümeyi her zaman sevmiyorum.





Bazıları beni babamla vurmaya çalıştı. Yapamadılar, izin vermedim. Görünüşüm, düşündüklerim, söylediklerim o kadar uçlarda mıydı, bunu başkalarının anladığı gibi anlayamayacağım. Kendi içimde yaşıyorken, kendim gibi düşünürken, başkaları bana nasıl baktığını, hakkımda nasıl düşündüklerini pek önemseyemedim. Bazen anlamak istemedim, bazen yanlış anlamış olmayı istedim. Ama ters geldim onlara, beni ‘düzeltmek’ için ellerinden geleni yaptılar. Beni babamla vurmaya 'bile' çalıştılar. Yapamadılar, izin vermedim.


Birkaç yılda çok şey değişti hayatımda. Hep değişiyor. Hep değişecek. Değişimi sevmeye başladım. Ona alışmaya başladım. Uymaya, ondan yana olmaya başladım.


Basitim, ama iyiyim. Seviyorum sadeliğimi. Düşüncelerim, eylemlerim. Beni bugüne getirdiler. Büyüdüğümü hissettim. Çok da kötü değilmiş, bunu da sevdim. Utanmasam böyle bir şey gerekliymiş de derim. Geçmişimle yüzleştim, istediğimi söylerim. Utanmak lafın gelişi. Neden utanayım ki? Büyümek de gerekli. Hayat büyütüyor, hep kucağında sallayacak değil ya.




Kahveyi seviyorum. Edebiyatı seviyorum. Düşünmeyi ve bomboş takılmayı da seviyorum.

Yaşamayı da. İçindekilerle birlikte. Öyle görünmediğimde bile.

 Her zaman. Aslında.

2 yorum:

white rabbit in the forest dedi ki...

bir sürü sevdiğin şey varmış, güzel...

negatif dedi ki...

idare eder. daha çok olsun.