yazacak çok şey var ve yazmıyorum. yazmaya başladıktan sonra ne gerek var deyip bırakıyorum. yazmam gerektiği düşüncesinden uzaklaşmak için bir şeyler yapmaya çalışıyorum, ortamımı değiştiriyorum, çay koyup geliyorum "falan".
ne büyük bir haksızlık aslında. ne acımasızlık. ne "sahtekarlık".
söylenmesi gereken şeyler varsa söylenmeli. yoksa yazık olur, kendime karşı ayıp olur, içime dert olur, böğrüme öküz "falan" oturur.
oyunu oynayamıyorum artık. şaşmaz denge dünyanın neresinde var? olmayan şeyi aramak ya da yakaladığını sanınca aman kaçmasın diye uğraşıp durmak saçma.
bir şeyleri elinde tutmaya çalışmak çok saçma.
hiçbir şey yapmazsam hiçbir şey olmazdı. taşımayınca su durduğu yerde dururdu. bunlar sadece varsayım. gerçek çok farklı. suyu naylon leğenin içinde taşıyorum. öyle durduğu yerde duruyormuş gibi yapamıyorum.
oyunu oynayamıyorum artık.
bunca zaman yine iyi dayandım. su azaldıkça azaldı. yol kayganlaştı, yürümek zorlaştı. dengem şaştı.
bir de üstüne hayat ne kadar berbat dersem tam olacak. ama demem. tam olmasın. olduğu kadar olsun.
(belki yarın da "neden"leri yazarım.)
biraz emrivaki oldu, hoş olmadı.
Savatage - Edge Of Thorns
2 yorum:
şirazenden mi çıktın? yazdın da noldu? bu saatte sütünü içip çoktan uyumuş olman gerekiyordu. uyanınca da her şeyi unutmuş olman gerekiyordu.
aha bunu dinle de uyu:
http://www.youtube.com/watch?v=Fk3lRaCS-2g
mutat çok acaip bir kelime cidden.. ezip geçiyor beni mutat! her gün.. bahane kelimesi gibi bir şey. gereksenen, zamanla özümsenen.. ilginç.
inandığın gibi yaşamazsan, yaşadığın gibi inanırsın diye bir söz var ya, hafiften. yine de sakinleştirici bir yanı yok değil.
Yorum Gönder