21 Aralık 2011 Çarşamba

ortaya karışık "yanlış bir şeyler" ve (başlığın devamını bilerek yazmadım)

1. Protagonist-antagonist.
2. Oakley Hall. "How Fiction Works" adında bir kitabı var, kendisinin varlığından öyle haberim oldu. Biri birkaç kitabını Türkçe'ye çevirse de uğraştırmasa beni. Kimdir nedir bilen olsa da şöyle biridir, kendisi hakkında şuradan bilgi alabilirsin dese keşke. (Öyle biri hiç olmadı, belki de hiç olmayacak. Bu yaştan sonra mucizelere mi inanayım.) (Burada ve burada) (Oakley Hall'ü tanıyan derken onun kitaplarını okuyan birilerinden bahsediyorum. İnternette her şey var.)
3. How Fiction Works'ü çevireceğim. Sadece kendime. Altına da "Kendimce çeviren: Kendim" diye imzamı atacağım.
4. Herkes kendi işini yapsa ya. Yine de "ama". Olmuyorsa olmuyordur. Sultan Mahmut'u da andım gece gece.
5. Konumuzla hiç ilgisi yok: Pain Of Salvation'ın Iter Impius'unu dinliyorum sürekli. Niçe'yi de andım. Hani demiş ya "müziksiz hayat ılık bir kış günü yağmurlar yağarken tertemiz bir havada sokaklara çıkamamassdösd" Öyle değil tabii. Hatadır demiş. Müzik varsa konumuzla ilgisi yoktur "bazen". "Bazan". (Sözcüklere fazla takılabiliyorum bazan-bazen. Bazan daha güzel.)
6. Biraz kendim olayım. Önceki yazdıklarımı bu yüzden kaldırdım. Zira ben yazmışım gibi görünmediler bana, pek yabancıydılar. Kendimi bulamadım, canım sıkıldı. Kimsenin umurunda olduğunu da sanmıyorum.
7. Görünmezlik daha icat olmadı mı?
8. Bir defterim var. Adı: Üzerine Düşünülmeyen Sıradan Sözler Defteri. "İnsanoğlu hep anlatmadan anlaşılmak ister," cümlesiyle başlıyor. Birisinin blogundan almıştım bu cümleyi. Kim olduğunu bilemedim şimdi. Kendisine teşekkür ederim.
9. Beni ne şaşırtır? Beni ne şaşırtsın?
10. Cogito'nun "Şiir" sayısı odamda bir yerlerde hep karşıma çıkıyordu. Sürekli şiirden konuşuyoruz, biraz da susup okuyayım dedim "tekrar". Şiiri kullanıp atanlar o derginin o sayısını bulabilirlerse belki biraz ayılabilirler. Okurlarsa şiir düzmekle şiiri düzmek arasında nasıl bir fark olduğunu da umarım ki ayrımsarlar. Derginin şiir sayısını bulmak şiiri bulmak gibi zor gerçi. O zaman ne gerek var?
11. Tivitır'ın gündeminde birkaç dizi, birkaç da dizi karakteri vardı. Özene bezene küfürler falan ediyorum. (Küfürden rahatsız olanlar için "kötü sözler söyledim" diyeyim. Nabza göre. Accık kaypak, bizde böyle.) 
12. Yahu benim bu insanların arasında ne işim var! (Babil kulesi de güzel bir kulemizdir.)
13. Adamın biri kitaplıktaki Nurullah Ataç'ın "Günce"lerini görünce "sen niye başkalarının güncesini okuyorsun" dedi. Seviyorum o adamı. Zıbırcık zıbırcık.
14. Aha bu şarkı da onun için:

Luxus - Zin Magazin

15. Ne haliniz varsa görün!

 Yani. Dimi. Sanki.

14 yorum:

negatif dedi ki...

"bugün böyle" diye şarkı da var. (Bkz: http://www.youtube.com/watch?v=W-UBhkwnNu8)

nomen dedi ki...

Bugün böyle; rivayete göre "en uzun geceye gebe" Oğlak dönencesi...melemeler...bazan olur böyle; bazı anlar böyledir.

Sizin özlediğim türde yazılarınızdan bu yazı.

Sebebini açıklayacak dinginlikte değilim; ama güzel.-Babil Kulemiz kadar!

negatif dedi ki...

Öyle ya en uzun gece. Gün de yavaş doğuyor. Bu gece biraz fazla bekledim.

Yorumunuz nasıl iyi geldi.

bilge dedi ki...

nasıl kimsenin umrunda değil! nasıl değil nasıl? ben daha kaldırdığın gün gördüm, "blog arşivin nerdeee" diyecektim ama kendimi tuttum, demedim:( zira özlerim ben onları şimdi. hatta özledim bile. :(

tamam, sakinim.

Oakley Hall'ü şu an senden duydum, kütüphanede bahsettiğin kitap yok, başka kitapları var ama o yok. ama how fiction works diye de başka yazarların kitabı var. neyse bu ayrıntı önemsizdi. bulduğum zaman bir yerlerden, okuyacağım o kitabı. belki o zaman "mucize" olmaz, ha?

bir de haklısın, bu tivitır da en az facebook kadar gereksizleşmeye başladı. ya da hep öyleydi de biz bakışımızı değiştirdik, bilemedim.

günce okumak bir yazarın diğer metinlerini okumaktan hep daha çekici gelmiştir bana. magazin meraklısı mıyım ne? :)

selamlar efendim.

negatif dedi ki...

niye bir şey demiyorsun, niye kendini tutuyorsun? niye niye niye? :)

madem özlerim diyorsun, bir çaresine bakacağım. kitabı da okumanı sağlayabilirim. belki beğenip çevirmek de istersin, belli mi olur. yoksa ben çevireceğim pre-intermediate seviye ingilizcemle. yazık olmasın kitaba :)

çok çok teşekkür ederim.

bilge dedi ki...

bana "çok konuşma" dediler küçükken negatif. çok konuşuyordum, şimdi bir orta yolunu bulmak çok zor hale geldi:) :p

ya ne bileyim, işine karışmak gibi olur sandımdı, öyle işte.

çareyi çok sevdim:)

kitaba da bakacağım şimdi.

nomen dedi ki...

Blog arşivinizi silmenize cidden üzüldüm. Umarım bir anlık yıkma arzusudur da, yerini yeniden kişisel tarihin aslında ne yaparsak yapalım silinemezliği alır.

Çok değerli yazılarınız olduğunu söylemek isterim. Onları siz yazdınız; yazdırtan duygu ve duyumların kaynağı sizde, elbette yine yazabilirsiniz. Ama bilirsiniz şu aynı şekilde yakalanamayan nehir hikayesini...

Vardır elbet bir sebebi...

Kolaylıklar ve yeniden bir "arşiv" oluşturmanız dileklerimle.

negatif dedi ki...

Hmm. Yazdıklarımı silmedim. Yazdıklarımı neredeyse hiç silmiyorum. Beynim çöp-beyin bu yüzden.

Söylediklerinizden sonra tekrar görünür hale getirmek istedim. Bundan sonrakileri öyle yapacağım. Çok teşekkür ederim.

alter ego dedi ki...

Haydee yazılarını niye kaldırdın ki şimdi? Ben yazmışım gibi görünmediler de ne demekse artık. Ben sonrasını geçtim, şu an, yazdığım şu satırlar bile, kendim yazmışım gibi görünmüyorlar bana. Zaten bu yüzden kullanıcı adımı alter ego yapmıştım zamanında. Son zamanlarda hele, bana kendimdelik fazla geliyor. Deneysel takılıyorum bakalım sonu nereye varacak bilemiyorum ama :)

Pain of salvation çok güzel bir grup. Birkaç grup var böyle dinlemekle tükenmeyen. İyi ki de varlar. Ben de onlarla birlikte tükenmemeye çalışıyorum.

Bir de şu şiir mevzusuna çok takıldığını düşünmekteyim. Bence dünyanın en kötü şiirini de yazıyor olsa, şiir yazan insandan kimseye zarar gelmez diye düşünüyorum. Bu yüzden de şiir yazdıklarını zanneden insanların öyle zannetmesinde pek bir mahsur yok kanımca. Sanat ve estetik kaygısı elbette ki gerekli. Ama sanat sanat içindirdir – sanat halk içindir ayrımında, sanat halk içindir açısından bakıldığında işlerin bu hale gelmemesi mümkün değil.

Yine kaptırdım gidiyorum bak. Gittikçe daha sıkıcılaşıyorum bir de bunu fark ettim :)

Arada yaz bak gencoğlan. :)

abuk dedi ki...

sen bu aralar menopoza girmişsin belli ki? ağır bir menopoz hem de...

Adsız dedi ki...

yeni tanıştığım insanların dününe bakmam, görmem, araştırmam;"merhaba" der ve başlarım.

Merhaba!

negatif dedi ki...

alter ego: yazılarımı niye kaldırdığımı uzun uzun anlatırdım ama bu uzun uzun anlatmalarım da nedenlerden bir tanesi olduğu için çok üzerine düşmek istemiyorum. geçti gitti.
ben yazmışım gibi görünmemeleri de yazmak istediklerimi yazmamış olmamdan kaynaklanıyor. "ben bu kadar değilim." şair ne güzel demiş öyle. gerçeklik ideallerin hep gerisinde.
(kullanıcı adını çok beğeniyorum-benimki de persona olsun isterdim. ironi yapmayı seviyorum)

Seni tanıdığımdan beri benzer şeyler dinliyoruz. Yüz yıldır tanıyoruz değil mi birbirimizi? Çocukluğumuzdan bu yana dinlediklerimiz bizi bugün dinlediklerimize getirdi diye düşünürüm hep. O dinlemekle tükenmeyen gruplara gelmek için çok tükettik ve böylesi çok iyi. :)

Şiir konusuna çok takıldığımı düşündüğün halim gördüğünün çok çok çok azı. (Bu yüzden telaşlanmalı mıyım bilmiyorum.) Bu konuda düşündüklerimi iyi ifade edemiyor olduğumdan böyle düşünmüş olabilirsin. Anlatabilseydim bana hak verme olasılığın artardı. Şiir, insanı "var eden" en önemli yeteneğinin oyun bahçesi. Dünyayı sanatla anlamaya çalışmayı -çok iddialı bir söz gibi olacak ama- kendi hayatım için çok fazla önemsiyorum. Şiir yazan insandan kimseye zarar gelmeyeceğini düşünmüyorum. Şiirle ilgili bir şeyler yazacağım. Belki ayrıntılara girerim o yazıda.

Herkes şiir yazmalı. Bunda bir sıkıntı yok. Benim derdim kıymetli saydığım şiirin ayaklar altına alınmasıyla. Şiirden başka şeyler uman insanlar şiirlerini yazsın ama başkalarına okutmasınlar istiyorum. Bir blog yazarının böyle bir şey istemeye hakkı olduğunu düşünüyorum. Şair olsaydım başka türlü düşünürdüm :) Yine de şiiri kirletmeyin der dururdum.

Sanat herkes içindir elbet. Bir ayrım yapılmasına gerek yok. Bir şey sanatsa herkes kendisine ayrılanı alır ondan. Ama sanatsa. Ayrım yapmayı çok seviyor bizim insanımız. Sentez yapılsa olmaz mı? Sanat hem sanat için hem de halk için hem de başka bir sürü şey için olamaz mı? Bence olur. Bunu başaran sanatçılar var. Olmuş yani.

Buraya epeydir bir şeyler yazmıyordum. Bu yorum açlığıma kurban gitmiş olabilir :) Neyse artık.

negatif dedi ki...

abuk: inanmazsın ama bende her şey yolunda görünüyor. sen depresyona girenlerin her şeyi karanlık gördüğü gibi her şeyi menopozlu görüyor olabilirsin. menopoza girmedim habukum. başka zaman tekrar dene :)

negatif dedi ki...

Merhaba Yamalı cümleler. Ben öyle düşünmedim, önceki yazdıklarınıza da baktım. Geçmiş gitmiştir tabii ama geçmiş olmadan gelecek de olmaz. Geçmişte olan bitenlerin bizim hakkımızda fikir vermesi o kadar da kötü değildir herhalde.