6 Aralık 2011 Salı

O eşsiz an geldi çattı!

Bloglar alemine karizmatik bir giriş yaptıktan aylar sonra fark edildim ve ve ve bir ödül aldım. Bu ödül için Joy'a çok teşekkür ederim. Ne gerek vardı, zahmet etmişsin falan gibi şeyler demeyeceğim. Basbayağı gerek vardı. Yüzyıllardır bu anı bekledim ve en sonunda benim de nurtopu gibi "7 gerçeğim" oldu.

Paylaşacağımız konu "hakkımızdaki 7 (yedi) gerçek". Aslında genelde yalan yanlış şeyler yazmam, yazdıklarımın çoğu gerçektir (gerçek?). (Bazıları 38 yaşında olduğumu falan düşünüyorsa onlardan özür dilerim. Halbuki ben de bütün şuara gibi her daim 17 yaşında olan bir insan evladıyım. Hayattaki tek amacım kendime faydalı olm as.  Neyse.) Konu 7 gerçekliğim olunca önceki "gepgerçek" yazdıklarımdan farklı şeyler yazmak istiyorum. Yani oldukça "özgün" gerçekliklerle karşınızdayım. (1. maddeyi sildikten sonra buradaki "özgün" vurgusunun hiç mi hiç anlamı kalmadı, çünkü biraz araklamıştım birinden.)

1. Birinci gerçekliğime müdahale edildi ve sildim. Yerine başka gerçeklik bulunca yazarım.

2. Ne tür müzik dinlersin sorusuna "kulağıma hoş gelen her şeyi dinlerim" diye cevap veren insanlardan nefret ederim. Ben de kulağıma hoş gelen her türlü müziği dinlerim. Çok farklı türlerde sevdiğim şarkılar olabiliyor. Ama hayatta en çok hevi medıl sevdim. En sevdiğim grup Depeche Mode'dur. Hayatımdaki en önemli albüm de onların "Ultra" albümü. İkinci albüm Mavi Sakal'ın "Kan Kokusu" albümü. Üçüncü albüm de Sepultura'nın "Against" albümüdür.

3. Samimiyetsiz insanlara tahammül edemiyorum. O tür insanlardan hızla uzaklaşmak istiyorum. Uzaklaşamazsam da samimi olduklarını görene kadar onlara eziyet edebiliyorum. Yıllar sürebiliyor bu da. Ya onlar benden uzaklaşıyorlar ya da ben onlardan uzaklaşıyorum. Bir şekilde yolumuzu buluyoruz. (Bu samimiyetsizlik şeysi bende takıntı olmuş olabilir.)

4. 17 yaşıma kadar herkesin beni iyi bir insan olarak düşünmesini istedim. Hep iyi bir insan olarak anılmak için uğraştım. 17 yaşındayken acı gerçeklerle yüzleştim. Herkesin benim iyi bir insan olduğumu düşünmesinin imkansız olduğunu ancak o yaşımda anlayabildim.

5. Kendimi yalnız hissettiğimde kuytu bir yere gidip birinin beni orada bulmasını ve niye orada olduğumu sormasını beklerim. Bu boş bir bekleyiştir çünkü o kadar kuytu yerlere saklanırım ki birilerinin beni bulması neredeyse imkansızdır. Bu gerçekliğin de hep farkındayım. Hatta buraya yazdıklarım da o kuytular olabilir bazen.

6. Kimsenin beni anlamadığını düşündüğüm çok olmuştur. Buna şaşırmam, zira anlaşılmak istediğimde anlaşılabildiğimi de biliyorum. Demek ki hep anlaşılmak gibi bir derdim yok. Ama Hep anlamak gibi bir derdim var. Anlamadığım bir şey olursa çok sinirleniyorum.

7. Burada bir milyon tane gerçeklik sayabilirim. 7 tanesi hiçbir şeye yetmez. Bu gerçeklik kavramını sorguladım ama burada bununla ilgili bir şey yazmayacağım(?)  (Sanki doğruluk daha mütevazı ve daha öznel gibi görünüyor bana. Gerçeklik çok iddialı olduğu için bu kadarını yazabildim.) (Yazmayacağım dedikten sonra yazmak da bir gerçeklik sayılır mı acaba?)

1. (Sildiğimin yerine) Sevmediğim filmleri izleyebiliyorum, gıcık olduğum yazarların kitaplarını okuyabiliyorum, aptal insanlarla oturup çok ciddi sohbetler edebilirim, inanmadığım şeyleri söylediğim olur, inandıklarımı söylemediğim olur, bütün gece bir şeyler düşünüp sabahı beklemek çok güzeldir. En gerçek gerçeğim de yalan söylediğimdir herhalde. (Kombo gerçek oldu bu. Zirvede bıraksam iyiydi.)

Bu da şarkı:

Angus&Julia Stone - Paper Aeroplane


(Nobel'i bana verseler ödülü reddedip parayı alırdım. O parayla da kendime ada satın alırdım. Kimseye yardım etmezdim, uzak diyarlara giderdim. Ne güzel yaşardım öyle) 

4 yorum:

abuk dedi ki...

Yazıyı sevdim. Ödül (ne ödülü olduğunu hala bilmiyorum, umarım güzel bir ödüldür? giren çıkan bir ödül değil dimi? yoksa işimiz çok zor. bize her şey zor) için de sevindim.

Farkettim de ben uzun zamandır ne bir yazı yazıyorum ne bir blog okuyorum ne de bir yorum yapıyorum. Her zamanki gibi, yani yıllardır "hayatı hep geriden yaşadığımız gibi" geriye doğru giderek yorumlarımla bu sevgi dolu blogunu yaslı havasından kurtarıp şenlendireceğim. Biliyorum günlerdir benim bu eşsiz yorumlarım için bekliyorsun sevgili Negatif Bey. Müsterih olunuz efendim. Yettim ben.

negatif dedi ki...

ben de bilmiyorum ne ödülü olduğunu. sormadım da. ama ödül ödüldür, çok da önemli değil. sonuçta aldım ben onu :P

habire yorum yapsan hiç sıkılmam. senin yorumlarını bekliyorum. onlar olmayınca her şeyim eksik kalıyor :)

... dedi ki...

Başlıksız bir ödül bu onu anladım. Blog ödülü işte:)

Ben de sevdim bu yazıyı, bundan sonra mimlerimde seni de eksik etmicem nihahaha:D

negatif dedi ki...

bugün ben bunu gördüm:
http://www.afilifilintalar.com/yasam-boyu-basarisizlik-odulu-odul-konusmasi

sevdiğine sevindim. mimlenmek de güzel. kafa açıyor :)

tekrar teşekkür ederim. blog ödülünü seviyorum ben. blogun bir köşesine kırmızı kurdela iliştirmeyi düşünüyorum :)