20 Ekim 2013 Pazar

Bienal veya "Sanat zenginler içindir!"

bienalle ilgili yazmak gereksiz geliyor, yazılanlara ekleyeceğim bir şey olmadığından. bienalle ilişkim hakkında daha önce kimsenin yazmadığı (yazmaya cesaret edilmeyen - vihuu!) şeyler karalamaya çalışacağım.

dün salt beyoğlu'nun önünde zorunlu olarak beklerken bir teyze kulağımın dibinde arkasındaki insana "kız burda ne var böyle insanlar toplanmış" diye bağırdı. yazma isteğimi köpürten olaylardan biri bu. ne var burada diye bağırmaktan çekinmeyip içeri girmekten çekinen teyzenin nedenlerini düşünüp yazmak istedim. hemen aklıma içeride gördüğüm bir duvar yazısı(?) geldi: "sanat zenginler içindir!" teyzemin olaya bakışına hak verdim, içeride ne olduğunu bilmemesi çok doğal ve içeri girmeyişini de anlayışla karşılamak gerek. ortam onun yaşadığından çok farklı, gördüğü insanlar bir değişik. belki bir ucube olarak görüyor içerideki nesneleri ve insanları.

zengin olmayanlar için sanat tehlikelidir. kazara sırt çantanızla bir eseri devirmekten sizi kurtaran güvenlik görevlilerinin varlığının nedeni bu. halbuki benim kafamda bir tasarı olarak çok yer kaplar devirmek. yıkıp tekrar yapmak asla eskisine benzemeyecek bir üretimi işaret eder. yıkan kendinden bir eksiklik, bir aksama, bir boşluk ve belki biraz beceriksizlik eklemiştir; bu yüzden eskisine benzemez yeniden yapılan. zengin değilseniz dokunmak yasaktır, gözünüzle izler bırakacaksınız eserlere. eserler de beyninizin ilgili alanına izler bırakacak. zenginseniz defalarca dokunabileceğiniz, okşayabileceğiniz, üzerine asit dökebileceğiniz, dilediğinizce ekleme çıkarma yapabileceğiniz bir eseri satın alabilirsiniz. parasını verirseniz dilediğinizce devirip tekrar çevrime sokmanızda bir engel yoktur. 

bence bu yüzden de sanat nesnesi arzulanır. veya çok yanlış yerden dahil oldum konuya. tamamen düşündüğümden farklı da olabilir.

olabilir değil olur. benim gibi tek taraflı düşünüp ortaya saçmasapan sözler savuranlar azımsanmayacak kadar çok. neyseki tek hamlede çürütülebilecek savlar yığınının arasında bütünlüklü sağın düşünceler ortaya koymaya çalışan insanlar var. bu yüzden umudumuzu yitirmemeliyiz. 

bir beden karşılık beklemeden bükülüp muhatabında bir değişimi hazırlayabilir, bir sözcük işlenerek birilerinin kafasında yanlış bir yargıyı alt edebilir, bir hareketli görüntü hayatımızı daha iyi yaşamamız için bize bir fırsat yaratabilir. hiçbirine dokunamıyoruzdur ve bunun zengin olup olmadığımızla ilgisi yoktur. dokunabilmenin alanı diğer duyularınkine göre daha dar hayatımızda. 

o halde "biz nereye sıçacağız mustafa amca?"




2 yorum:

Unknown dedi ki...

bağzı yazılar çok güzel!...yazasımı getirior bazı bazı ;)

negatif dedi ki...

eh, yazasın gelse ama bazı bazı değil hep gelse. eskisi gibi olsa, her gün heyecanla yeni yazıları beklesem :)