gece yarısı sendromu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gece yarısı sendromu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ağustos 2014 Cuma

Sakin olun insanlar!



I walk alone
And you know I never felt at home
I'm so hard to please
And I have everything I need



Dave Gahan - A Little Lie

22 Temmuz 2013 Pazartesi

anlaşılamayavere - anlatamayabile - neçıkaryaza - siz bizi anlamasanız da - amenna

Eh, ben buralara biraz fazlayım. Bir türlü sığamadım, sığdırmadılar. Başka yerde doldum, burada bir yere taşacağım. Buraların bana yüklediği boşluğu sessiz sedasız bir köşeye atacağım. Lazımsa sağlam bir kafa karışıklığı da bırakıp giderim fazla yormayanından.

İçinde insan yaşayan bu yer, vermediğini istemesin yalnız; terk etmeyi daha fazla kolaylaştırmasın, bıktırmasın. Kaçar gibi değil de "bekleyenim var, artık gitmem gerek"tiği için gideyim. Düşünmesiz, anlamasız, sorgulamasız, gözüm arkada kalmasız çıkıvereyim yola. Gittiğim yere az gideyim, güzelliklerle dolup çoğalayım orada, birikeyim. Ama "hiç" gitmeyeyeyim, illa "az" gideyim. Geri gelmeme yüzün olsun.

Çok şey mi istemiş olurum? Nedir beni bu hallere soktuğun? 

15 Şubat 2013 Cuma

Gerçek Erkek

Giriş:
(Bu sayfayı görene kadar ne yazacağımı çok iyi bildiğimi sanıyordum. Şimdi hiçbir şey yazamıyorum. Bunu bu hale getirmek için çok uğraştım ve başardım. ---- Bunlar benim klasik giriş sözlerim, anahtar gibi bir şey.)

Gelişme:
Bakıp gitmelerim, geçerken uğramalarım, sarkarken başım ağır geldiği için  düşmelerim iyi hoş, ama bunlar bir yere kadar. Yazmaya başlayıp sakladığım yazılara inatla yazacağım. 

Daha Gelişme:
Yazdıklarımı, söylediklerimi önemsediğim kadar olmasa da, önemsiyorum. Başkaları da önemsiyordur.(şarkıya gider
Diyelim "Ben bugün gerçek erkek oldum." yazsam hakkımda ne yorumlar yapılırdı. (Şuraya koskocaman bir) Umurumda değil (yazsam çok rahatlayacağım). 
Umurumda olsaydı yazmazdım. Aşağıdaki fotoğrafı da koymazdım. Bir madalya gibi taşıyacağım göğsümde.










Bunun ne olduğunu, ne anlama geldiğini uzun uzun anlatmayacağım. İnsanlar işleri yoksa düşünsünler, acaba gerçek erkek nasıl oluyor diye. Kendini erkek, adam, delikanlı sanan insanlar var şu hayatta, onları düşünsün düşünesi olan. Bu dünyanın neden bu kadar "tam da yaşanacak bir yer" olduğunun cevabını kendilerini, kendi basit ölçütleriyle değerlendirip olmadığı gibi olduğunu sanan hayalci insanlar verecekler.  Bu gibi şeyler düşünülebilir.

Çok yazdım.

Kısaca şöyle bir "geçiyordum uğradım" yazısı da yazabilirdim:

Güzel gün. Beyoğlu'nda harika bir film: Aşk Seansları. Festivalde toplam beş film izleyecekmişiz. Yarınki gece yarısında. Kadıköy'de de dans eden kadınlar vardı. Kadın milleti çok eğlenceli. "Nelere rağmen?"
(Moda'da oturmadan da mutlu olunabileceğini kanıtlayacak kadar mutluyum.)

Son cümle genel dokundurmalı eğilimlerin bir yansıması. Eski alışkanlıklarımdan. Ne hoş!

Sonuç:
 İnsanlara bir şeylere anlatma ihtiyacı gerçek mi? Beğendiğim bir şeyi iki saat boyunca neden beğendiğimi anlatabilirim ama bunun kime faydası olur? Beğendim deyip geçmek varken onca laf kalabalığının sebebi ne? Ne dersem diyeyim gideceğimiz yer hep aynı. (Yukarıdaki filmi bulup izlemelisiniz demek ne olursa birilerinin izlemesi için yeterli olur?)

Her şeyin başı sağlık.

(başlık yanlışlıkla ilgi çekici olmuş olabilir, kusuruma bakmayayım.)

...

21 Ekim 2012 Pazar

zaman sıkışması

Bugün hayata "özet geç lan piç" diyesim geldi.

20 Ekim 2012 Cumartesi



the only cribs that make a difference
where the magic really happens
don't come with a Mercedes Benz
or a wide screen showing nothing
showing nothing...