29 Haziran 2013 Cumartesi

kendilerim için yaşıyorum - 4. bölüm

Sevgili Kendilerim;
sadece kendinize odaklanırsanız başkalarını bulanık görürsünüz. Gördükleriniz canınızı sıkar, onların canlarını sıkarsınız.
Neydi, can sıkıntısı aptallara özgü müydü? Neydi?

-----------------------------------
1. (büyük harflerde bir mana aranmaya.)
2. (biz(?)i delirtmeye çalışanlar var(?).)
3. (diretme olmaz bu elbise bana/ imajın değilim ki ben senin/ soytarın değilim ki ben senin/ yalakan değilim ki ben senin.) Bir hatırlayalım bakalım neymiş.

Metropolis - Makine

25 Haziran 2013 Salı

kendilerim için yaşıyorum - 3. bölüm

kendilerimden biri unutulduğundan içimde çürümeye başlamış.
diğerlerini de çürütüyor olabilir.
bazen çirkin oluyorUZ.
BİZ.
hangi kendilerimden birinin çürüdüğünü o zaman anlıyorum.
sevdiklerimden biri eriyor, bozuluyor, yok oluyor işte.
çirkin oluyorUZ.

24 Haziran 2013 Pazartesi

kendilerim için yaşıyorum - 2. bölüm

... (defter icat edildi, bir blogumun olduğunu unuttum.
"kendilerim için yaşıyorum" serisi bir defterin yarısını doldurdu. blogda daha 2. bölüm. )

kendilerimden biri her anlamda geriye doğru gitme eğiliminde. asıl olduğunu sandığı bir şeye dönmeye hevesli.  bir dostun yapacağını diğer kendilerime yapmaya çalışıyor. dost olmaya çalışıyor, arkaları kolluyor. 

gölgemi sevmiyorum diye açıklaması olan başka bir blog açtım. diğer kendilerime.

müsait zamanda devamı inş. cnm ya.

12 Haziran 2013 Çarşamba

etkisiz eleman

elimde olmayan sebepler çoğalıp önüme yığıldılar.  bu yüzden kıpırdayamıyorum.

3 Haziran 2013 Pazartesi

kendilerim için yaşıyorum - 1. bölüm

"erkekler sadece kendileri için yaşar; oysa kadınlar bütün bir hayattan sorumludur."
genellemesi çok dokundu. buna inanılması daha çok dokundu. kendime gelir gibi oldum.

olmadığım bir yaratığa dönüştüğümü düşünüp dururken kendime, ne yapıyorum ben diye sormamalıydım. anlamaya çalışmak yerine saf saf yaşamaya devam etmeliydim.

bu hayatın iyice boku çıktı. bunda kadınların hiçbir suçu yok tabii. onlar hayatın boktan olmayan kısımlarından sorumlular.

21 Mayıs 2013 Salı

tekrar

...

uzun süre bakıldığında her şey gülünç gelebilir. gün, hep aynı yere bakıp durmaktan sıkılmıyor bu yüzden. hiç şaşmadan olması gerektiği yerde olması da belki bundandır. 

20 Mart 2013 Çarşamba

hay aksiseda oksimoron

konuşasım var, uzun uzun anlatabilirim olan biteni. birçok nedenden konuşamadığım oluyor. işte o zaman yazmak istiyorum. karşımda biri varmışçasına, kime seslendiğimi bilmeden, zamirlerden zamir seçemeyerek yazmaya çalışıyorum birine, birilerine, ama en çok kendime. belki birileri fark etmiştir, muhatabım -her kimse, her nasılsa, bir şekilde- dönüp dolaşıp 'ben' oluyor(um). oluyorsun. okuyorsun. oluyorsunuz. ben oluyorum en çok. oluyorlar.

çünkü, saçma. anladım mı? saçma. bir kağıdın aynaya dönüşüp beni bana yansıtmaya başlaması, konuşması, kendimi ona kabul ettirmeye çalışmam falan hep boş. kağıt bazen sadece bir kağıttır. 

birilerinin beni duymasına ihtiyacım var mı bilmiyorum. yazıyorum sadece. konuşasım geldiği için bu kez. daha önceleri defalarca yaptığım gibi bir kez daha "bu kez". 

yazmak böyle bir şey değil. anladım mı? 



David Bowie- Obstacle

15 Şubat 2013 Cuma

Gerçek Erkek

Giriş:
(Bu sayfayı görene kadar ne yazacağımı çok iyi bildiğimi sanıyordum. Şimdi hiçbir şey yazamıyorum. Bunu bu hale getirmek için çok uğraştım ve başardım. ---- Bunlar benim klasik giriş sözlerim, anahtar gibi bir şey.)

Gelişme:
Bakıp gitmelerim, geçerken uğramalarım, sarkarken başım ağır geldiği için  düşmelerim iyi hoş, ama bunlar bir yere kadar. Yazmaya başlayıp sakladığım yazılara inatla yazacağım. 

Daha Gelişme:
Yazdıklarımı, söylediklerimi önemsediğim kadar olmasa da, önemsiyorum. Başkaları da önemsiyordur.(şarkıya gider
Diyelim "Ben bugün gerçek erkek oldum." yazsam hakkımda ne yorumlar yapılırdı. (Şuraya koskocaman bir) Umurumda değil (yazsam çok rahatlayacağım). 
Umurumda olsaydı yazmazdım. Aşağıdaki fotoğrafı da koymazdım. Bir madalya gibi taşıyacağım göğsümde.










Bunun ne olduğunu, ne anlama geldiğini uzun uzun anlatmayacağım. İnsanlar işleri yoksa düşünsünler, acaba gerçek erkek nasıl oluyor diye. Kendini erkek, adam, delikanlı sanan insanlar var şu hayatta, onları düşünsün düşünesi olan. Bu dünyanın neden bu kadar "tam da yaşanacak bir yer" olduğunun cevabını kendilerini, kendi basit ölçütleriyle değerlendirip olmadığı gibi olduğunu sanan hayalci insanlar verecekler.  Bu gibi şeyler düşünülebilir.

Çok yazdım.

Kısaca şöyle bir "geçiyordum uğradım" yazısı da yazabilirdim:

Güzel gün. Beyoğlu'nda harika bir film: Aşk Seansları. Festivalde toplam beş film izleyecekmişiz. Yarınki gece yarısında. Kadıköy'de de dans eden kadınlar vardı. Kadın milleti çok eğlenceli. "Nelere rağmen?"
(Moda'da oturmadan da mutlu olunabileceğini kanıtlayacak kadar mutluyum.)

Son cümle genel dokundurmalı eğilimlerin bir yansıması. Eski alışkanlıklarımdan. Ne hoş!

Sonuç:
 İnsanlara bir şeylere anlatma ihtiyacı gerçek mi? Beğendiğim bir şeyi iki saat boyunca neden beğendiğimi anlatabilirim ama bunun kime faydası olur? Beğendim deyip geçmek varken onca laf kalabalığının sebebi ne? Ne dersem diyeyim gideceğimiz yer hep aynı. (Yukarıdaki filmi bulup izlemelisiniz demek ne olursa birilerinin izlemesi için yeterli olur?)

Her şeyin başı sağlık.

(başlık yanlışlıkla ilgi çekici olmuş olabilir, kusuruma bakmayayım.)

...