3 Nisan 2011 Pazar

boşluk, okumak, yazmak, duvar

Neyin geleceğini bilerek beklemek hayatta yapılabilecek en sıkıcı eylemlerden biri. Boşluğa bakınca sadece bir boşluk görmemek de sıkıcı: boşluk rahatsız eder ve onu ortadan kaldırmamız gerekir. Aslında yaklaşmamız gereken ve geleceğini bildiğimiz şey boşluğun içindedir ve biz onu doldurmak zorundayızdır. Boş boş bakınca illa bir şey görmem gerektiğini düşünmem anlatılamaz, ama zorunluluklar bundan geliyor. Boş sayfaya bakınca yazma isteği de öyle.

Boşluğu ortadan kaldırmak... Gerçekten yapmaya çalıştığım bu mu? Yoksa boşluklar yeni boşluklar mı yaratır? Öyle olmalı ki bir ilerleme olsun,bir şeyler değişsin.
O halde bir şeyi başka bir şeyin yerine koyunca eskisi nereye gidiyor?

                                                 ***

"Okumak yeni oluşmaya başlayan bir şeye yaklaşmak demektir."*
Heyecanı buradan geliyor olsa gerek. Yeni bir şeye adım atmak ve yavaşça ona yaklaşmak. Yaklaştığın şeyi satır satır kendin yaratmak bir anlamda. Boşluğa yaklaştıkça içini doldurmak. Okumak işte: kendi kendini yaratmak. Hiçken bile. Sözcüklerle.

Ve boş duvarlar... Baktıkça beynimin içinde o duvarları dolduracak düşünceler bulmaya zorluyorum kendimi.
Göz izleri buldum sadece. Bir ben bakmıyorum ne de olsa.

Görebilmek işte... En gerekli yetenek aslında.
Çok uğraştım bazı şeyleri görebilmek için.



___________________________
*Italo Calvino

6 yorum: