31 Temmuz 2013 Çarşamba

uykudan önce

"değişeceğiz tabii. önceki yazdıklarıma bakıyorum, hiç iyi şeyler yazmamışım. şimdi yaşadığım güzel şeyleri yazıyorum. "

kolay değil bunları söylemek. hakkını vererek yaşamak gerekli önce.

güzel şeyler yazayım ben de. güzel yaşayanla birlikte güzel yaşayalım.

"Bu akşam da gönlümüzce
bitmediyse gün
Suçun yarısı bizim yarısı günün"
(Melih Cevdet Anday - Bize Bağlı'dan)



25 Temmuz 2013 Perşembe

maĞdem gemileri yakıyoruz...

eh, sabah sabah teoman'a bağlamasam olmaz mıydı? üstadın dediklerini hatırladım: baĞzen ne yaparsan yap, olmuyor baĞzen.

o söylenenler aklıma geldikçe; kaçmak için çırpınıp durduğum, baĞzılarınca içinden çıkılmak istenmeyen durumlar için neler yaptığımı da düşünüyorum. kimseyi ilgilendirmez sabahlara kadar neler yaptığım. en sonunda hepsinden kurtuldum, beklediğimden çok daha fazlasını buldum. bunu hak ettiğime dair en ufak bir kuşku duymadım hala da duymuyorum. tartışmam bile.

şimdi anlaşılmıyorsa sonra anlaşılır. belki iş işten geçmiş olur, yine de bir yere varılır.

ayarı kaçırmamak lazım(dı).

kafamızı kıçımıza sokmadan önce tekrar düşünmeliyiz: bir daha oradan çıkaramayabiliriz.
ergenlik bunalımlarına girip yakıp yıkmadan önce iyice bir düşünmeliyiz: keskin sirke küpüne zarar.

- Haşlama yemeklerde eğleşme.
Emdiğin kendi tenindir. Tükür at acını!



Foo Fighters - I Should Have Known




23 Temmuz 2013 Salı

King Of Loss

"Mother, hence we cry:
Some of us are free to stand
Most of us are bound to lie"
(Pain Of Salvation - King Of Loss)



22 Temmuz 2013 Pazartesi

d eğer -

iyi ve az olan değerlidir; güzel ve az olan daha değerlidir;; güzel ve tek olan çok değerlidir;;; tanımlanamayan ve tek olan,, hayatta bir kere olan,,, aynı zamanda hem en iyi hem de en güzel olan değerler ötesidir.

André Gide, "Değer düşüncesini silmeliyiz içimizden; akıl için çok büyük bir engeldir o" derken ne demek istemiş olabilir diye çok düşündüm. Bir düşünceyi silmek için çok düşünmek gerekir. Keşke daha basit olsaydı, halihazırda fazlasıyla ikna olmuşken, "tamam, silelim hemen" diyebilseydim. İçimizdeki değer düşüncesini.

hayatta bir kere olan'ı da silebilsem içimden... işte o zaman, hayatın bir anlamı kalmazdı. en azından düşünmesem belki biraz basit olurdu yaşamak. Keşke daha basit olsaydı. Çok ikna olmuşken koyun da oluverseydim. Bütün güzel çiçekleri yerdim, kimse ses etmezdi.

Aslında basittir yaşamak. Bunu da çok düşündüm. Yaşamamak çok zor ve sıkıcı olurdu, bu yüzden.

bir sözden yola çıkarak gelinebilecek bir noktaya böyle geldim

Ece Ayhan, İkinci Yeni şiirini "yorulan bir şiirin ayak değiştirmesi" olarak nitelendirirmiş.

“Yorulan bir şiirin ayak değiştirmesi

Ala ala hey! Artık şarkı olacak
Şiirin döndermesine genç hallaçlar ve
Kuşbakışlı çocuklar karşılık veriyorlar
Salarak gürlüklerine göğün uçurtmalar, hurra!”


hhgheyterebe. bir yazıya başlamak bazen zor geliyor. o halde başlamasam daha mı iyi? bazen zorunluluk duyuyorum yazmaya karşı, başlamak zor diye vazgeçme rahatlığına eremiyorum. yazmazsam gidip uyumam gerekiyor (aklıma ilk bu geliyor.) "bu(?) kapı"yı bir şekilde kapatmak adına ya yazmam ya da günü bitirme provası olarak görülebilecek gün ortası uykularına sığınmaktan başka bir de kafamı boşaltmaya yarayabilecek ne gelirse akla onları yapmaktan başka aklıma pek bir şey gelmiyor. gelmiyor aklıma bir gelmeyen bir aklıma. "şey". 

Ece Ayhan'ın ikinci yeni şiiriyle ilgili söylediklerini, hakkında yazmak isteğim konuyla -sapma'yla- ilgili bir çıkış ararken buldum. Daha doğrusu söze nasıl başlayacağımı yine bilemediğim için yazmak istediklerimi merkeze alıp yarım yamalak hatırladığım bazı okunmuşları tekrar okumak istedim. Evet, odaktan ayrılmayarak alakasız şeyler okuyup anlatmak istediklerimle ilişkilendirebiliyorum - birçok insanın farklı şekillerde yaptığı gibi! 

sorun şu: bazı insanlar şiir gibi konuşmaya çalışıyorlar. yüksek şiir, çok kolay fark edilir şekilde, yoğundur ve çok-anlamlıdır. okuyanına yeni tasarımlar oluşturma imkanı sağlamaya çalışır ve çoğunlukla da başarır (yüksek şiir dedim özellikle). yeni anlatım biçimleri kazandırır. (bahsettiğim şiir elbette bu kadar değil - bilinçli olarak indirgedim.) (açıklamalar yapmaya zorunlu hissedip durmam mahalle baskısından)

insanların şiir gibi konuşmalarında ne gibi bir sorun var? şiir dili gündelik dilden epey farklı. yani sıradan bir konuşmada çeşitli sapmalar kullanılması anlaşılmayı güçleştirir. şiirin yazımı aşamasında geçen süreyle anlık bir konuşmanın oluşturulma süresi arasında yıllar kadar fark var. çeşitli nedenlerden ötürü konuşanın ifade etme yetkinliği şairin şiirindeki ifade gücünün yanında  çok basit kalacaktır (konuşan şairse bile - konuştuğunda "bence" bir şair olmaktan çıkıp konuşmacı olur o). o yüzden sorundur günlük, kolay tüketilebilir ve akılda çok az kalması beklenen sözler üretenlerin çabası. bunu çözmek için; kolay anlaşılır bir dil kullanmaya çalışmayı, kısa cümleler kurmayı, sözü eveleyip geveleyip karmaşıklaştırmaktan kaçınmayı öneriyorum. en çok da kendime. 

bunları anlamsal sapmalarla dolu konuşmalardan hiçbir sonuç çıkaramadığım için yazdım. tabii ki yine kendime - kendi anlayacağım şekilde - bencilce. böyle olması elbette başkalarının benimle ilgili fikir üretmesine engel olmamalıdır. (demek istediğim okuyabildiklerinin kıymetini bilmeli herkes - okunmasına izin verilenleri okumak çok ayrıcalıklı gelir bana. bu yüzden yazan çizen insanlara gerekenin dışında fazladan saygı duyuyorum.)
--------------------------------------------------------------
bir de şarkı:

Thirty Seconds To Mars - Northern Lights




anlaşılamayavere - anlatamayabile - neçıkaryaza - siz bizi anlamasanız da - amenna

Eh, ben buralara biraz fazlayım. Bir türlü sığamadım, sığdırmadılar. Başka yerde doldum, burada bir yere taşacağım. Buraların bana yüklediği boşluğu sessiz sedasız bir köşeye atacağım. Lazımsa sağlam bir kafa karışıklığı da bırakıp giderim fazla yormayanından.

İçinde insan yaşayan bu yer, vermediğini istemesin yalnız; terk etmeyi daha fazla kolaylaştırmasın, bıktırmasın. Kaçar gibi değil de "bekleyenim var, artık gitmem gerek"tiği için gideyim. Düşünmesiz, anlamasız, sorgulamasız, gözüm arkada kalmasız çıkıvereyim yola. Gittiğim yere az gideyim, güzelliklerle dolup çoğalayım orada, birikeyim. Ama "hiç" gitmeyeyeyim, illa "az" gideyim. Geri gelmeme yüzün olsun.

Çok şey mi istemiş olurum? Nedir beni bu hallere soktuğun? 

18 Temmuz 2013 Perşembe

kendilerim için yaşıyorum - 7. bölüm

kendilerimden biri bunun bir parçası.
bu kendilerimden birinin bir parçası.
yeryüzünde bir yerdeyim, ismim cismim yok, bilinmiyorum, tanınmıyorum.
var oldukça var olacağım çok şey var ve hiçbiri yok olmayacak.
biliyorsunuz, biliyorlar.
duyuyorsunuz.

bir kere daha duyun:


Gezi Bandosu - from Gezi with Love

16 Temmuz 2013 Salı

konuştuklarımızı başkaları da duyuyor. ne büyük çelişki.

iki insan bir araya gelsin ve bir tanesi ben olayım. karşımdakiyle ne konuşacağım? iki insan bir araya geldiğinde ne konuşur? bu gece bunu düşünmek istedim.

anlattıklarımdan yola çıkarak karşımdakinin "sen ne yapıyorsun da insanları böyle eleştiriyorsun?" demesini beklerdim. elimde ne var? niye eleştiriyorum? hatta yapabiliyorsam ben yapayım, oradan öyle konuşmak kolay. bunlar gibi şeyler duymayı beklerdim. şu an bunlar için konuşurdum konuşacak olsaydım.(anlayayım diye bazı kısımlarını italik ya da tırnak içinde falan yazmalıydım. neyse.)

şu an karşımdakiyle konuşuyorum. dışımdaki bir kimseyle veya bir nesneyle, her ne/kim ise, anlaşmaya çalışıyorum.
yoruluyorum da. anlaşmak zor bir uğraş çünkü.

eleştirmek kendi anlatmak istediklerimi düşününce ilk aklıma gelendi. eleştirmek için bir şey yapmam, üretmem gerekmiyor illa. bu dünya benim isteğim dışında benimle etkileşime giriyor, bana dokunuyor, vaktimi alıyor. her tarafım sarılmış, pisliğe bulaşmışım. olana karşı çıkmak istiyorum, kendimi haklı görüyorum. yürüyorum, koşuyorum, duruyorum. dahası (şu an) kendimle ilgili aklıma ilk gelen şey bir şeyleri eleştiriyor oluşum. ne var bunda? dilediğimi söyleyebilirim, beni ne engelleyebilir?

aslında esas konu hayatımdan oldukça memnun olmam ve beni seven insanların buna sevinmesini istemem. ben mutlu olduğumda sadece benim mutlu olmamdan mutlu olsun birileri. bir sebep olayım mesela.

şu an misafir olduğum yerde olduğum için evimde ne kadar mutlu olduğumu daha iyi görüyorum ve beni misafir edenler bunu anlıyorlar. anlamayanlar var. onları eleştiriyorum.

bu gece insan eleştirdim kendi kendime. kendilerimden bazıları karşılıklı bunları konuştu. kimsenin bilmesine de gerek yoktu.

-------------------------------

bir yerde otururken şarkıyı duyunca çok sevindim. karşımda güzel bir kadın oturuyordu, sevindiğimi ona da söyledim.


Dio - Sacred Heart

-------------------------------

şıtokholm demeyi seviyorum.

-------------------------------





13 Temmuz 2013 Cumartesi

kendilerim için yaşıyorum - 6. bölüm

bir itiraf: bütün insanları tek bir insandan yola çıkarak anlamaya çalışıyorum. bunun ne kadar doğru olduğunu bilemiyorum. bu yaklaşım monteigne'den miras kaldı sanırım.

yıllar önce oluş(turul)an fikirlerin -yanlış olsalar bile- hayatımı yölendirdiklerine, içinde bulunduğum anları değiştirdiklerine çok eminim. hafızama hiç güvenmesem de baĞzı şeyleri hiç unutmadığımdan da eminim. günlerce tek bir sorunla boğuştuğum oldu, unutamamam doğaldır. tekrarladıkça unutmak zorlaşır (neyi tekrarladıkça?).

(aklıma salakça bir cümle geldi: "acılarıma iyi çalıştım."
zehirlenmiş olabilirim. gideyim elimi yüzümü yıkayayım. bu ülkede yaşıyor olmanın ağır bedelleri var.)

Kendilerimden biri bulimik bir ruha sahip. Bulantılar, kusma istekleri vs.

nereden nereye.


Hurts - Miracle

10 Temmuz 2013 Çarşamba

deneme ve illa ki yanılma

yeni tanıştığım insanlar bana kendim gibi davranmadığımı hissettiriyor. insanları tanımak için aptalca yollar denediğimden ve işleri hızlandırmak için kullanmakta ısrar ettiğim testlerden vazgeçemediğimden böyle oluyor aslında.
en sakin insanı bile çileden çıkarabileceğimi düşünüyorum.

-------------------------------

istanbul'un herhangi bir yerinde bir kahve?

-------------------------------

bir başlıkta ve ve ki bağlaçları bir arada. ve çok bir.
çoklarının kemiklerini sızlattım. affedebilecek olsalardı ederlerdi.

-------------------------------

daha sonra buraya şarkı da koyacağım.

Vadedilmiş şarkı:


Opeth - Windowpane

1 Temmuz 2013 Pazartesi

kendilerim için yaşıyorum - 5. bölüm

ciddi şekilde ukala besliyorum. özellikle damarıma basıldığında daha çok büyüyor o. bunu gerekli görmemden utanmıyorum. bazen üzülüyorum.

(bkz: drama queen)
nereden bakılırsa bakıla, ne olduğu anlaşıla. mümkünse uzak durula.